Nasıl Bir Memlekete İsteriz, Ekolojisi Uygun, İnsanı İnsan Olan Bir
Memleket
İbrahim ORTAŞ,
iortas@cu.edu.tr, https://www.facebook.com/iortas, Twitter İbrahim ORTAŞ @iortas; Instagram,
iortas2018. Blog: https://ibrahimortas.blogspot.com
Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiiri tam da bugünlerde yaşanan bütün gelişmeleri
anlatan şiiri yeniden kendini hatırlattı. Memleket öyle bir hale geldi ki bir
taraftan iklimin yakıcı etkisi, diğer taraftan, hayat pahalılığı, kuralsızlık
yanında liyakatli yaşam ve hukuk arayışı memleket isteği arayışını
derinleştiriyor.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Memleket
İsterim Şiiri
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; diyordu.
Tarancı aradığı memleket isteğini dizelerinde anlatı, o günden bu güne tabi
çok değişimler yaşandı, ancak içerik sanki hiç değişmemiş. Şaire canı gönülden
katılmakla birlikte özellikle bu yaz günlerinde memleket isteğim ise; sabah
saat 05 30 da 27 0C olan Adana'da havası serin, suyu soğuk bir yaşam alanı
isterim. Bugünlerde yaşanan mevsim dışı sıcaklar on binlerce yıldır ekosistemin
doğasına işleyişine uygun olarak döngüsel olarak aralıklarla yaşanmaktadır.
İnsan faaliyetleri sonucu oluşan kısa küresel düzeydeki etkiler hariç diğer
Dünyanın normal döngüsünde içinde gerçekleşmektedir. Ancak biz insanların
teknolojinin önümüze koyduğu yaşam ve çalışma biçiminden kaynaklanan alışkanlık
değişimleri sonrası yaşanan gelişmelere ayak uydurmaktan zorlandığımızı
düşünüyorum.
İnsanlar serinleyeceği bir yerlere
çekilmekte. Kimi suya girmekte. Bu arada sıcak rahatsızlananlar ve suda boğulan
ölüm haberleri geliyor. Evet, geçmişte Adanalı yazları Adana’da durmaz, kimi
denizin kıyısında sıcak ve soğuk havanın kapışması sonucu oluşan rüzgârın
serinliğine kaçardı. Kimi 150 m rakımlı yaylalara giderdi. Halende bugünlerde
bakın Adana’da zorunlu işi olmayan ve yeterince yaylalara kaçacak kadar geliri
olmayanlar dışındakiler fırsat buldu mü deniz kıyısına veya yaylaların
serinliklerine kaçar.
Günümüzde çoğunlukla durumu iyi olanlar klima alıp pahalıda olsa elektrik kullanarak serinlemeye çalışmaktadır.
Tabii klimanın sürekli düşük derecelerde çalıştırılması sonucu, içeri ve
dışarının arasındaki sıcaklık farkı beraberinde klima çarpmasının yaratığı
sağlık sorunlarını getiriyor.
Teknoloji Üretemedik, Ancak Üretenin Kıymetini de Biliyoruz
1880’li yıllarda yaşanan sıcaklık sorunlara çözüm üretmek için ABD’de Willis
Haviland Carrier’nin icat ettiği klimanın önemi bugünlerde daha çok
hissediliyor ve de taktir ediliyor. Yer
yüzeyindeki teknolojinin nerdeyse hiç birini üretemedik, ancak teknoloji
yaratanların kadir kıymetini unutmamışız. Bu arada Adana'da sıcak havadan
bulanan bazı vatandaşlar klimanın mucidi Willis Haviland Carrier için Adana'da
lokma dağıttılar. Carrier için dua edenlerden Mehmet Saygın adlı vatandaş
"Klima olmasaydı çok sıkıntı yaşardık, uyuyamazdık" diyor.
Ekosistem ve Ekoloji Konusundaki Bilgimiz Yetersiz Görülüyor
Sıcak havanın bunalttığı ortamda haber ve yorumlardan anlıyorum ki çoğumuz
ekoloji ve işleyişini çok az biliyoruz. Ekosistemdeki yaşanan iklim değişimleri
veya birkaç derecelik sıcaklık değişimleri zayıflayan veya alıştırdığımız yeni
fizyolojimiz tarafından zorlanmaktadır.
Her Çağ Kendi Normlarını Oluşturuyor
Teknolojinin yaşamımıza girmesi ile insanın binlerce yıllık gıdaya erişim
şekli ve yöntemi de doğal olarak değişti. Her çağ kendi al yapısını ve üst
yapısı olan hukuk ve eğitimini kurmaktadır. İnsanlığın yaratığı endüstri çağı
beraberinde insan yaşamındaki alt ve üst yapıları ve kurumlarını da değiştirdi. Sanayi-teknolojinin
ürettiği alt yapıya uygun olarak hukuk, eğitim, çalışma biçimleri değişti.
İnsanlar arasındaki ilişki değişti.
Tarancı’nın şiirinde vurguladığı önemli mesaj insanın yaşama hakkı ve
birlikte yaşamak için farklılaşmasıdır.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Bugünlerde en çok sorguladığımız ve aradığımız ahlak ve etik değerlerdir. İnsanı
dürüst, kimsenin kimseye yalan söylemediği, insanın insanı kandırmadığı, sade,
sakin, sağlıklı mutlu yaşam koşullarının olduğu bir memlekettir. Ancak memleket
ve memleketler diye parsel parsel eylediğimiz dünyamızda insan insanın kurdu
olmuş, kendi kurnazlığından başka bir şey görmez olmuş.
İnsan Doğanın Bir Parçası Olduğunu Bazen Unutuyor
Aslında insanda doğanın bir parçası olarak diğer canlılar gibi karon-oksijen,
hidrojen bağları ve diğer elementlerin oluşturduğu bileşiklerden oluşmuş bir
varlık. Başlangıçta özel mülkiyet yokken yaşam daha sade ve içtenlikliydi . Her
canlı gibi günlük beslenmek ve çoğalmak için yani yaşamak için zorunlu bir
bencildi. Ancak yaşam biçimi bugün ki gibi kirli değildi. Başkasının hakkına
hukukuna çok el uzatmıyor ve ya el koymuyordu. En azından birbirlerine kumpas
kurmuyor, toplanıp başkasının yaşam hakkını elinden alalım diye talimat
vermiyorlardı. Machiavelli’nin “Prens; bunlar
babalarının kaybını paralarının kaybından daha çabuk unuturlar” ifadesindeki
paragöz değillerdi.
İstanbul’da bir taksi sürücüsü yabancı bir kadın yolcuyu sokak ortasında
istediği parayı alamadığı için öldüresiye dövdüğü görüntüleri yansıdı. Parasını
alamadığı için yolcuya kızabilir, ancak vatandaşın ağzını burnunu dağıtacak
kadar gözü dönmüş olmak çoğu insanın günlük yaşamda tutuğu yollardan biri
olmuştur.
İnsanın insan olma sürecinden kendinden çıkıp kendine yabancılaştığı, miras
ve para için babasını, kardeşini öldürdüğü bir acayip yaratık oldu.
22 Temmuz 2023, Adana
Yorumlar
Yorum Gönder